30 Aralık 2016 Cuma

İki Bebekli Hayat

Merhabalar! Hazır dışarısı buz gibiyken, kar yağıyorken, ve en önemlisi bebekler birlikte aynı zaman dilimi içerisinde uyuyorken bloğumla biraz ilgileneyim, değil mi:)

2 (yazıyla iki) bebekli hayattan bahsedeceğim biraz. Dikkat ederseniz, 2 çocuk değil, 2 bebekli hayat. Halihazırda tek bebeği olan, 2.'yi düşünenler için biraz heves kırıcı olabilir ama korkmayın. Araları 1.5 yaş gibi kısa değilse çok da sorun olmaz sanırım:) Hele büyük olan 2 yaş sendromunda ya da ergenlik çağında falan değilse, ve uslu bebeler üretebiliyorsanız yapın 2.'yi gitsin:)

Genel olarak zorluklardan bahsediyor gibi olacaksam da tarifsiz guzel bir duygu olduğunu da hatırlatayım. Ara sıra cinnet getirmeme ramak kaldığımda kendime bunu hatırlatıyorum ki sıyırmayayım:)

Öncelikle uykuyu çok seven biriy(d)im. Kerem yokken yine bir nebze uyuyabiliyordum. Gece kaliteli uyuyamasam da gündüz Yusuf uyurken ben de uyurdum, iyi de olurdu. Ama şimdi, gece Kerem için uyanıyorum, ayrıca Yusuf Efendi sebebini çözemediğimiz bir şekilde neredeyse her gece ağlama krizlerine girince birkaç saat gece uykusu anca uyursam uyuyorum. Gündüz telafi etme şansım yok. Yusuf 1 kez uyuyor ve o uyurken Kerem genelde uyanık oluyor. Nadiren aynı saatlerde uyur vaziyette oluyorlar. Ki o zamanlarda da yemek mi yapayım, kendi temel ihtiyaçlarımı mı gidereyim, yoksa uyuyayım mı, diye düşünürken geçip gidiyor. Neyse ki geceleri Yusuf uyandığında babasıyla duruyor genelde, ben de Yusuf'un sesiyle uyanan Kerem'i oyalayabiliyorum. Tek bebekliyken, gündüz uykularında kucağımda uyuya kalan Yusuf'la öylece oturup kalırdım. Doya doya koklayıp uyurdum bazen o vaziyette. Ama şimdi Kerem uyuyup kaldı mı kucağımda, hemen bırakıp abisine koşmam gerekiyor ki, ikisine de zaman ayırabileyim. Hatta öncelik Yusuf'ta. Çünkü o herşeyin farkına varabilecek yaş ve kapasitede. Onu hoş tutmaya çalışıyoruz hep ama nafile, bunalım mı ergenlik mi 2 yaş sendromu mu her neyse hep ağlak modda:( Böyle devam ederse bir pedagogun kapısını çalacağız gibi görünüyor.

Başka ne zorluklar var..Zorluk değil de sıkıntılı durumlar diyelim:)

Arabaya sığamıyoruz:) Transporter tarzı minibüs falan lazım bize diyorum kocama. Anakucağı, Yusuf'un oto koltuğu (artık kullanamasak da), bakıcı arkayı full dolduruyor. Ben ve baba önde. Ama bazen arkada kalıp Kerem'i emzirmem gerekiyor o zaman da ana kucağını ya öne aktarıyoruz ya da bagaja. Bagajda 2 bebek arabası olduğunu da göz önünde bulundurursak sıkış tepiş bir yerden bir yere gidiyoruz. Ya da gidemiyoruz. Yusuf artık oto koltuğunda oturmuyor. Paşa çocuğu ya! Ya ayakta ya yerde ya kucağımızda. Hep de mızıldıyor. Kerem uyumuyorsa o da koltuğunda oturmayıp mızıldıyor. Arabayla ya da taksiyle maksimum yarım saatlik mesafelere gidebiliyoruz. O da gideceğimiz yere vardigimizda coktan yorulmus oluyorum:/ Genelde de AVM'lere gidiyoruz, rahatça emzirebileyim, bezlerini değiştirebileyim, aman soğuktan üşümesinler diye. Kimi zaman sadece bebek bakım odasında ya da mağazaların soyunma kabinlerinde emzirerek vakit geçirip eve döndüğüm bile oldu. Allah'tan zamanında yeterince gezip tozmuşum, birkaç yıl daha sabredeceğim sanırım. Bu benim gibi gezme aşığı biri için zor olsa da, mecbuur:)

Yusuf 2 yaşını doldurdu, aslında yavaştan tuvalet eğitimine başlamam lazım. Ama gece kalkıp yatak yorgan değiştirecek, ağlak Yusuf'u yıkayıp giydirecek(çorap giydirmek bile uzun bir merasim) ne gücüm ne psikolojik hazırlığım var. O yüzden yaza erteledim. Bu sebepten, her hafta bez alışverişi yapıyoruz ikisine de:) Haftalık 50-60 tl. Bütçe sarsacak cinsten bir gider..Bir de bana heyheyler gelince, dışarıda mağazaya girip kasa sırası bekleyecek vaktim de olmayınca, online alışverişe sarıyorum. Kredi kartımı iptal edecek kocam yakında:)

Yaşları yakın olan 2 bebeğiniz varsa, bir nevi gurbette iseniz, yakında anneniz kayınvalideniz falan yoksa, bakıcı ihtiyacı doğuyor doğal olarak. O da ayrı bir tez konusu! Ay ne kadar zormuş güvenilir, işini iyi yapan, güler yüzlü, çocuklarla iletişim kurabilen, ev işlerinde de yardim edecek birini bulmak! Aylarca bilmem kaç tane değişiklikten sonra, son gelen yardımcımız (inşallah kaçmaz:)) 2 aydır bizimle. 2 ay ne demek biliyor musunuz, baya uzun bir süre:) 3 saat kalıp gönderdiklerimizi düşünürsek.. Çocuğunu arada bir anneanne babaanneye bırakıp nefes alabilen anneler, çok şanslısınız unutmayın. Ve şükredin;)

Böyle zorlukların yanı sıra komik şeyler de oluyor:) B12 eksikliğinden mi yoksa 2 bebeğe odaklanmaya çalışmaktan mı bilmiyorum bir unutkanlık aldı başını gidiyor. Bebeklerin birini falan unutacağım diye korkmuyor değilim:) Bir gün taksiye binerken Kerem'i bakıcıya verdim taksiye bindiler, Yusuf'u da taksiye oturttum. Bebek arabalarını kapatıp bagaja şoförün yardımıyla yerleştirip ben de oturdum. Gideceğimiz yere varınca önce Kerem'in arabasını çıkarıp onu yerleştirdik, Yusuf da bekliyor dışarıda. Şoföre parasını verdim. Bir baktım Yusuf hala ayakta:) Arabası yok! Taksiye bindiğimiz yer Atatürk Arboretumu'ydu. Orayı arayıp sordum meğer orada bırakıp taksiye binmişiz:) İşte böyle ağlasam mı gülsem mi dediğimiz şeyler de oluyor hayatta..

Biraz da 2 bebek sahibi olmanın güzel yanlarından bahsedeyim değil mi:) Gecen yazımda Kerem'in küvezde kalışından bahsetmiştim. Sağlık her şeyin başı. Onlar sağlıklı olsun yeter. Onları sağlıklı, mutlu görmek en büyük nimet. Tüm zorluklar bir şekilde geçiyor, unutuluyor. İnşallah ileride büyüdüklerinde birlikte oynadıkları, birbirilerine destek olduklarını hayal edince zorluklar karşısındaki sabrım daha da kuvvetleniyor. Şimdi bile bir arada olduklarında birbirilerine gülmeleri, Yusuf'un Kerem'e oyuncak vermesi, onu oyalamaya çalışması, Kerem'in Yusuf'u dikkatle takip etmesi bize büyük zevk veriyor. Mutluluk kaynağımız onlar! Ha bir de iki erkek olmasının kıyafet tasarrufu gibi bir artısı var:) Kerem'e 3-5 parça kıyafet almışızdır belki. Abisininkileri kullanıyor:)

Biraz uzun bir yazı oldu ama, daha da uzar gider aslında. Onlar benim herşeyim, hem çıldırma hem mutluluk sebeplerim:))

Kalın sağlıcakla..





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder